• MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN EKONOMİK GELİŞİMİ

Madencilik sektörü, sanayinin hammadde ihtiyacını sağlayan ve bu yönüyle ülkemizin temel taşı olan sektörlerinden biridir. Sektör, ekonomiye yaptığı doğrudan katkının yanı sıra, imalat sektörüne sağladığı girdiler açısından da ayrı bir önem arz etmektedir. Çeşitlilik ve rezerv açısından oldukça zengin maden yataklarına sahip olan Türkiye, birçok madende dünyanın en büyük rezervlerine sahiptir.
Günümüzde gelişmişliğin göstergeleri olarak nitelendirilen enerji ve tarım ürünleri üretimindeki devamlılık büyük ölçüde madencilik ürünleri ile sağlanmaktadır. Tarım’ın ana girdisi olan gübre üretiminde kullanılan hammaddelerin % 90’ı madencilik faaliyetleri sonucunda elde edilmektedir. Seramik, metalurji, cam, refrakter sanayileri ve inşaat sektörü başta olmak üzere; dolgu maddeleri, doğal boyalar, süzücüler, aşındırıcılar, değerli taşlar, sondaj çamurları, gübre, elektronik ve kimya endüstrilerinin en önemli girdisi madenlerdir.
Ulusal ekonomiyi oluşturan sektörlerden biri olan madencilik sektörü, başta enerji sektörü olmak üzere birçok endüstri koluna hammadde girdisi sağlaması yanında, özellikle kırsal bölgelerde yeni istihdam imkanları yaratması nedeniyle ülke sanayisinin lokomotifi durumundadır.
Sanayileşme ve ulusal kalkınma açısından ihmal edilmeyecek bir öneme sahip olan madencilik sektörünün ekonomiye katkısının en sağlıklı göstergesi sektörün Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payıdır. Bu pay devletlerin maden potansiyeli ve iktisadi gelişmişliği ile ilgili olarak değişim göstermektedir.
Anadolu’da madenciliğin M.Ö.10.000 yıllarına dayandığı ve burada gelişen uygarlıklara öncülük ettiği bilinmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise, madencilik faaliyetleri daha çok silah ve cephane ihtiyacının karşılanması ile para basmak amacıyla yapılmıştır. Cumhuriyet dönemi madenciliğimiz ise 1923 İzmir İktisat Kongresine dayanmaktadır. Liberal ekonominin benimsendiği bu dönemde, madencilikte önemli atılımlar yaşanmış, eğitim, finans, arama ve üretim konularında görevlendirilmek üzere sırasıyla “Maadin ve Sanayi Mekteb-i Alisi”, “Sanayi Maadin Bankası”, “Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü” ve “Etibank” kurulmuştur. Türkiye’de madencilik faaliyetleri 1906 yılına kadar değişik
vii
nizamnamelerle yönlendirilmiş, 1906 yılında yürürlüğe konulan Maadin Nizamnamesi,1954 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. 1954 yılında yürürlüğe konan 6309 sayılı Maden Kanunu, 1985 yılında 3213 sayılı Maden Kanununun yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Madencilik sektörünün geliştirilmesine yönelik milli sorumluluk, görev bilinci ve madenciliğin kalkındırılmasının sağlayabilmesi düşüncesiyle 3213 sayılı Maden Kanununda 05.06.2004 5177 sayılı kanun ve 24.06.2010 tarihinde yürürlüğe konulan 5995 sayılı kanunlarla değişiklik yapılmış, izin ve uygulama yönetmelikleri de yürürlüğe girmiştir.
Maden potansiyeli; “çeşitlilik açısından zengin, ancak birkaç örnek dışında dünya ölçeğinde rezervleri sınırlı” olarak tanımlanan Türkiye’de, hemen her türden madenin varlığına rastlanmaktadır. ülkemizde dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden bugüne kadar sadece 13'ünün varlığı saptanamamıştır. Türkiye, geri kalan 50 çeşit maden açısından zengin ya da çok zengin, 27 çeşit maden bakımından ise yetersiz kaynaklara sahiptir. Endüstriyel minerallerde dünya rezervlerinin % 2,5’i, dünya bor mineralleri rezervlerinin % 72'si, mermer rezervlerinin %3 3’ü, bentonit rezervlerinin % 20' si ve perlit rezervlerinin de yarısından çoğu ülkemizde yer almaktadır.
Maden kaynakları bakımından kendi kendine yeterli olan ülkeler arasında yer alan Türkiye’de bugün 60’ın üzerinde farklı maden ve mineral üretimi yapılmaktadır. Türkiye dünyada 132 ülke arasında toplam maden üretim değeri itibariyle 28., üretilen maden sayısı bakımından 10. sırada yer almaktadır.
1998-2002 yılları arasında 500-600 milyon $ seviyelerinde seyreden ülkemiz maden sektörü ihracatı, dünyadaki genel ekonomik canlanma ile maden endüstrisindeki olumlu gelişmeler ve metal fiyatlarındaki artışın da etkisiyle belirgin bir yükselişe geçmiştir. Ülkemiz maden ihracatı 2004 yılından sonra belirgin bir artış göstermiştir. 2004 yılında 1.1 milyar $ olan maden ihracatımız 2006 yılında 1.9 milyar $’a, 2009 yılında ise 2.3 milyar $’a yükselmiştir. Maden ithalatımız da 2002 yılından itibaren sürekli artış göstermiş olup, 2002 yılında 1 milyar $ civarında olan maden ürünleri ithalatımız, 2009 yılında 3.1 milyar $’a erişmiştir.
Ülkemizin küçük sayılabilecek yatırımlarla ve basit teknolojilerle devreye alınabilecek, doğal üstünlük arz eden maden yataklarının pek çoğunun yıllardır atıl beklediği bilinmektedir. Emsalleri dünyanın her yerinde ekonomik olarak işletilen kaynaklarımızın harekete

Rapor Özellikleri
Rapor No 11358
Rapor Adı MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN EKONOMİK GELİŞİMİ
Konu MADEN İSTATİSTİKLERİ
Yer - Konum GENEL
Dil TÜRKÇE
Yayın Tarihi 2010
Yazarlar Mesut ŞAHİNER Engin ERTÜRK Şükrü ŞAFAK

MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN EKONOMİK GELİŞİMİ

  • Markalar MTA
  • Ürün Kodu: DR11358
  • Stok Durumu: Stokta var
  • 684,00TL


Etiketler: MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN EKONOMİK GELİŞİMİ