Ülkemizde doğa koruma çalışmaları 1956 yılında 6831 sayılı Orman Kanunuyla başlamıştır.
Mevcut koruma statülerinin bir kısmı; 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında; Milli Park,
Tabiat Parkı, Tabiat Koruma Alanı, Tabiat Anıtı, Sulak Alanlar, Uluslar Arası Sözleşmelerle
Korunan Alanlar, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında; Sit
Alanları, Turizm Alanları, Kültür ve Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgesi ile 2872 Sayılı Çevre
Kanunu kapsamında; Özel Çevre Koruma Alanları şeklinde sayılabilir.
Farklı statülerde koruma altına alınan bu sahaların önemli bir bölümünde “jeolojik miras”
özelliği taşıyan alan ve yapılar da yer almaktadır. Ancak “jeolojik miras” nitelikli bu alan ve yapılar,
ilgili kanunlarda açıklıkla tariflenmedikleri için, uluslararası örneklerinde olduğu gibi, yeterince öne
çıkarılarak kamuoyunun bilgisine sunulmamış ve desteği sağlanamamıştır.
Ülkemizde koruma statüsüne alınmamış, ancak ulusal ve uluslararası koruma kriterleri
açısından değerlendirildiğinde, estetik/görsel, bilimsel ve eğitsel açıdan enderlik sunan, bu bağlamda
mutlaka korunması gerekli jeolojik alanlar, oluşumlar, yapılar ve örnekler son derece yaygındır.
Ülkemizin sahip olduğu jeolojik miras zenginliği, ne yazık ki günümüze kadar yeterli ölçüde
anlaşılamamış ve bu zenginliğin ulusal ekonomimize sunabileceği katkılardan yeterli ölçüde
yararlanılamamıştır.
M.T.A. Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi tarafından yürütülen "Jeopark alanlarının
belirlenmesi projesi"; 2002 yılında programlanmış, 2003 yılında arazi çalışmalarına başlanılmıştır.
Henüz herhangi bir koruma statüsüne kavuşturulamamış, ancak korunması ve gelecek kuşaklara
ulaştırılması gereken ender nitelikli jeolojik oluşumların bulunduğu alanların koruma altına alınmasını
sağlamak projenin ana hedefidir.
Bu kapsamda "Mut Miyosen Havzası", ilk "Öneri Jeopark Alanı" olarak seçilmiş ve
çalışılmıştır. Öncelikle çalışma alanı içerisindeki jeolojik oluşum süreçleri açısından enderlik sunan
yapılar ve alanlar belirlenmiş, koruma nedenleri tariflenmiştir. “Mut Miyosen Havzası”, sahip olduğu
jeolojik, jeomorfolojik, tarihi, arkeolojik ve fauna-flora özellikleri açısından Avrupa’daki örneklerine
benzer örnek bir jeopark alanıdır. Alan içerisinde özellikle iyi korunmuş olan Oligosen-Miyosen
dönemlerinde çökelmiş akarsu, göl sistemleri ve Miyosen döneminde çökelmiş resif ve platform
karbonatları ile bu ortamların sedimanter ve stratigrafik özellikleri, jeoloji eğitimi ve bilimi açısından
açık bir laboratuar özelliği sunmaktadır. Tektonik deformasyondan korunmuş olması ve karbonat
çökeliminin yaygın olması, karbonat çökelimi ve bu çökelimi kontrol eden faktörler açısından model
oluşturabilecek ender havzalardan birisidir.
“Öneri Jeopark Alanları”; bilimsel, eğitsel ve görsel açıdan ender bulunan ve korunması
gereken, ancak bugüne değin ilan edilmiş olan koruma sahaları içerisinde yer almayan fosil yatakları,
karstik yapılar, kıyı-kumul yapıları, göl ve akarsu sistemleri, volkanik oluşumlar, mineral yatakları,
büyük ölçekli kıvrımlı-kırıklı yapılar, sedimanter yapılar, tip kesitler gibi jeolojik oluşukların belirgin