ÖZ
        1937 tarihli 3116 ve 3167 sayılı kanunların katkısı da unutulmamak kaydı ile, ülkemizde, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun ilanıyla 1956 yılında başlayan doğa koruma çalışmaları paralelinde, günümüze değin 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu kapsamında; 37 Milli Park, 18 Tabiat Parkı, 33 Tabiat Koruma Alanı ile 103 Tabiat Anıtı sahası ilan edilmiştir (Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü verisi - Ekim 2006). Farklı statülerle de olsa, koruma altına alınan bu sahaların önemli bir bölümünde "jeolojik miras" özelliği taşıyan alan ve yapılar da yer almaktadır. Ancak "jeolojik miras" nitelikli bu alan ve yapılar, ilgili kanunda açıklıkla tariflenemedikleri için, uluslararası örneklerinde olduğu gibi, yeterince öne çıkarılarak bu alanda anlamlı bir kamuoyu henüz yaratılamamıştır.
        Ayrıca ülkemizde henüz herhangi bir koruma statüsüne alınmamış, ancak ulusal ve uluslararası koruma kriterleri açısından değerlendirildiğinde, estetik/görsel, bilimsel ve eğitsel açıdan enderlik sunan, bu bağlamda mutlaka korunması gerekli jeolojik alanlar, oluşumlar, yapılar ve örnekler son derece yaygındır. Üç büyük kıtasal levhanın kesişme-çarpışma alanında bulunmasının sonucu olarak ülkemizin sahip olduğu jeolojik miras zenginliği, ne yazık ki günümüze kadar yeterli ölçüde anlaşılamamış ve bu zenginliğin ulusal ekonomimize sunabileceği katkılardan yeterli ölçüde yararlanılamamıştır (Gürler, 1999).
        Türkiye'nin Jeolojik Miras Alanları ve Bu Alanlarda Koruma-Kullanım Kriterlerinin Belirlenmesi amaçlı bu proje, var olan koruma alanlarının genel jeolojik özelliklerini güncelleyerek belirlemek, ender bulunan jeolojik yapıların oluşum ve gelişim süreçlerini tanımlayarak, jeolojik miras olarak korunmalarının önemlerini öne çıkarmak amacı ile hazırlanmıştır. Proje kapsamında, yeterince incelenerek henüz koruma altına alınmamış, yok olma riski taşıyan fosil yatakları, mineral oluşumları, ilginç çökel yapıları ve kıvrımlı-kırıklı yapısal öğeler, volkanik oluşumlar, kıyı-kumul yapıları, karstik, glasiyal, akarsu-dalga aşınım ve birikim şekilleri, ve bunların ekosistemleri gibi çeşitli jeolojik anlaşılmazlıkların/enderliklerin belirlenmesi sonrasında, koruma-kullanım yöntemleri esas alınarak; ülkemiz için ilk olabilecek öneri Jeopark Alanları'nın saptanması hedeflenmiştir.
        Uluslararası ölçekte yürütülmekte olan doğa koruma çalışmalarında temel gerekçeler olarak değerlendirile gelen; etik, estetik, ekolojik, eğitsel ve ekonomik kaygılar önde tutularak, bu proje kapsamında yapılacak çalışmalardan elde edilen bilgilerin sentezinden, tanıtıcı harita, broşür ve kitapçık türü görsel dökümanlar hazırlanabilecektir. Ülkemizdeki doğa koruma çalışmaları ve jeoturizm etkinlikleri açısından son derece önemli bir kaynak olacak bu dökümanların; ülkemizde amatör jeolojik gezilerin yaygınlaşmasının yanı sıra var olan milli parklarımızın reorganizasyonu ve yeni alanların belirlenmesine katkı sağlaması beklenmektedir.
        Projenin geniş perspektifli hedefi; gün geçtikçe hızlanarak yok olan doğal yaşam alanlarının ve doğal kaynakların yok olmaması, yaşanabilir bir gezegen ve sürdürülebilir bir yaşam için, kalıcı toplumsal bir bilinç oluşturulmasına katkı yapmak olarak özetlenebilir.