ÖZ
        Göksu deltası yurdumuz Akdeniz kıyılarındaki denize doğru çıkıntı oluşturan en önemli alüvyal, denizel ve karışık çökellerin bulunduğu bir çökel alandır. Burası aynı zamanda Doğu Akdeniz'in en önemli sulak alan özelliğini de taşımaktadır. Delta ve onun kıyı bölgesi pek çok bitkiye (flora) ve hayvana (fauna) üreme, gelişme olanağı sunmaktadır.
        Delta gerisindeki alanın (Hinterland) karstik ve verimsiz topraklara sahip oluşu seyrek dokulu akarsu ağının derin kanyonlarda, çoğu kez de mevsimlik akışlı olmasına karşın, deltanın yeraltı ve yerüstü sulan, özellikle yüksek debili karstik kaynaklar ile uygun iklim şartları doğal hayatın gelişmesini sağlamıştır. Göksu Nehri'nin getirdiği alüvyal topraklar ve diğer fiziki şartların uygun olması insanları İsa'dan önce ve sonrasında cezbetmiştir. Günümüzde tarımsal faaliyetin ve teknoloji kullanımının artması dar alandan yüksek ürün alımını sonuçlamış dolayısı ile nüfus yoğunluğunu arttırmıştır. Buna ek olarak Turizm ve II.konut yapımı da delta kıyılarını yapılaşma sürecine sokmuştur.
        Dolayısı ile deltanın oluşumunu, evrimini, güncel akarsu-deniz-rüzgar dinamiklerini ve etki alanlarını belirlemeden bir kısmı uygulamalara geçilmiştir. Bu uygulamalar akarsu (Göksu Nehri, Yağar Dere vb.), karstik kaynak (Esenbel, Susanoğlu), kıyıdaki düzenlemeler (mendirek yapımı, yalıtaşlarının kaldırılması vb.), kumulların inşaat malzemesi olarak alınması veya floradan yoksun bırakılarak plaj kumlarına yastık görevi yapan fosil kumulları hareketlendirmek şeklinde olmuş, doğal süreçlere müdahale edilmiştir. Yapılan bu etki sonucu flüviyal sistem ve süreçlerinde, kıyı hareketlerinde, eoliyen olay ve süreçlerinde değişiklikler meydana gelmiştir. Örneğin Göksu'nun yatağının değiştirilmesi boyunun kısalmasına, dolayısı ile hızının artmasına (eğim artması) ve önceki akarsu ağzının (deltanın progradasyon noktası) değişmesine neden olmuştur.
        En belirgin ve istenmeyen değişiklik, kıyı çizgisindeki hareketlerde olmuş ve kıyı çizgisi karaya doğru gerilemeye başlamıştır. Yöre insanlarınca da farkedilen kıyı gerilemesi Arkum Belediyesince ölçülmüş (1969-1999), 309 m den fazla bir deniz ilerlemesi saptanmıştır.