ÖZET
        Günümüzde uydu görüntülerinden yeryüzü ile ilgili pek çok bilgi çıkartmak mümkün hale gelmiştir. Jeoloji ile ilgili çeşitli konularda, özellikle kayaç ayrımı, yapısal unsurların belirlenmesi, maden ve çeşitli enerji kaynaklarının araştırılması, değişik doğal afet ve çevre ile ilgili konularda farklı uydu verileri, çok çeşitli tekniklerle işlenerek bilgi çıkartılmaktadır. Bu işlemler, fazlaca maliyet ve emek isteyen bu konularda önemli ölçüde zaman ve para tasarrufu sağlamaktadır. Maden aramalarında, özellikle hidrotermal kökenli mineralleşmelerin tespitinde hidrotermal alterasyonun belirlenmesi önemli bir yer tutmaktadır. Arazide alterasyon mineral yada gruplarının dağılımlarının izlenmesi ve haritalanması zor ve zaman alıcı olduğu için, hidrotermal alterasyon minerallerinin tespiti ve haritalaması açık alanlarda uydu verileri ile kolay ve hızlı bir şekilde yapılabilmektedir. Ancak bitki örtüsünün fazlaca olduğu yerlerde hidrotermal alterasyonun bitki örtüsü ile karışması yüzünden, hidrotermal alterasyon minerallerinin tespiti ve haritalanması yeni ve değişik görüntü işleme tekniklerinin denenmesini gerektirmektedir. Bu çalışmada Landsat-TM Uydusu'nun görüntüsü kullanılarak, Türkiye'nin batısında (Balıkesir) Edremit-Ayvalık-Bergama-Korucu-İvrindi arasında kalan bölgede, genel olarak hidrotermal alterasyon mineral gruplarının belirlenmesi için kısmen yeni ve farklı görüntü işleme teknikleri denenmiştir. 2000 ve 2001 yıllarını kapsayan çalışma sonucunda, inceleme alanına ait görüntülere klasik bant oranlamanın dışında, standart, seçmeli ve yönlendirilmiş temel bileşenler analizleri uygulanarak, en uygun yöntemler bulunmaya çalışılmıştır. Bu yöntemlerle Landsat TM görüntülerinin alansal ve spektral çözünürlüğü gereği hidroksil, hidrosülfat ve demiroksit minerallerinin ayrılabildiği göz önüne alınarak, hidrotermal alterasyon mineral grupları ile inceleme alanındaki gibi % 50-60 bitki örtüsüne sahip alanlarda bitkilerle olan ayrımın bölgesel olarak yapıldığı gözlenmiş ve bu şekilde elde edilen sonuçların hidrotermal maden aramalarında diğer veriler ile bütünleştirilerek daha belirli hedeflere yönelmede yararlı olabileceği sonucuna varılmıştır.